Bir Aşk Yedi Kule

TAMER SAĞIR

zamanımın çoğunu bu aldı
söylemesi zor dualar öğrettiler
bahardan öncesi ve sonrasıydı, yalnızlığım
üstüme kuş uçardı.bir kaldırımdan atlarken
bileğimi kestim.kanımı sel,kanımı
kan melekleri tarttı.

çantam ekler dolu,yüzümde bilmediğim mimikler
çikolata kokarım,şemsiyemi açarım;aşık bakarım.
dün yüzüyle geçmişi selamlamamı beklerler.
oysa ki anlayana en anlamlı şeydi acıyla
etimizden sıyrılan kemikler.

oysa aslan payımı alıp annemin karşısına çıksam
alnımda leke.gözlerimden anlar telaşı.
bir omzum hep yere bakar;bir omzum omzuna
yedi kule’den eksiltirler avazımı ve ben yağmur kokarım.
sanırlar ki sesli cinayetler işlemekten korkarım.

mahallenin en eski lokantası
sütün kokuşması ya da duanın anlamsızlaşması gibi
değil söylenmeyenler.
başka acıtır bakışı babamın.
başka bir mahallenin zencisi yapar beni
en ağır taş altında saklanırdım

kaybolsak yedikule’de ve ben sana her akşam
en taze kokusuyla ekler alsam,cümleler kursam.
çikolata koksam ve şemsiyem kırılsa
ve şemsiyemiz kırılsa öyle öyle aksak
yağmurla sonsuza.

Sincan İstasyonu/ Nisan

Yağmur Başlangıcı

Siz bir başlangıç bile değilken
yokken denemez çünkü vardınız
geyikler inerdi gözlerinize
ağaçlarınız fındık ve sincap
bu yüzden omuzlarınız
memeleriniz bir kitap gibi okunaklı
oluklara düşen sessiz damlalardı Devamını Oku

One For The Road

Akşam ağaçlarla kaplı sevgilim ve eteklerine

saçılmış yedi bakır göl olan kentte

mavi bir pelikan ayağı gibi

düşünceli duruyorum Devamını Oku

Eşdeğeriyle Yan

Eşdeğeriyle yan yana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.

Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

Hiç bir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya

Karaya Hasret Kara Dostuma

Akşam olmasını bekliyorum yine, günü kotarıp geçmişin o kirli yığınağına, akşamı bekliyorum. Uzak limanları dolaşan biri var şimdi uzaklarında İstanbul’un. Gelecek biliyorum, gelecek genç dostum. Çok uzaklarda olsa da gelecek. Kalın ve gür sakalıyla gelecek, sabaha karşı demirleyecek bu yakınlarda bir limana, sonra beni arayacak, hoş geldin diyeceğim özlemiyle ayrılığın. Bir paylaşımı anacağız yine. Kendinden emin dikilecek karşıma, hafiften tebessüm ederek.

Bir kara sevdalıdır “O”, karaya varmak için onca denizler aşmış kara dostumdur benim, farklı dillerde bakan onlarca hatunla göz göze gelmiştir. Benim sınırları aşamayan göz bebeklerime inat “O” tüm denizleri görmüştür. Belki “O”nu arayacak o maviyi sindirmiş gözleri, “O”nu aramanın faydasız olduğunu bilse de tüketemediği umuduyla ta oradan buraya koşacak hayalleri. Şimdi uzak coğrafyalarda evrenin ufacık metal cüssesinde kaybediyor ömrün yoksun günlerini. Ama bulacak “O”nsuz bir parça eksik olan bu yaşlı kenti. Ha bugün ha yarın,  “O”nu bekliyoruz bir bütünlük halinde. “O”nu yani KEMAL’i