Kölenin Pusulası
Herkes gün gelir boyun eğdiği tehditlere yenilir. Boynu kıldan ince olanın boynuna tasmayı geçirirler ve canları ne vakit isterse koparıp atarlar cümlenin sonunu.
Cebinde mermilerle gezer en cesuru, silahı tutuk ve paslıdır, namlusuna kavgasını sürer ama yanılmış ve yenilmiştir her kavgada. Uslanmaz, yara bere içindedir ruhu. Lakin ne uğruna bu savaşı verdiğini unutur cephedeki her fani gibi, belki hiç haberi bile yoktur olan bitenden. Tek derdi birilerinin kutsiyet atfettiği erek uğruna baş vermektir. Kısacık bir rolü vardır halbuki, gençtir, diridir, gözleri ışıl ışıldır ama ışıklar onu hep kuytuya iter. Kimse kim olduğunu bilmez, önemsiz bir detaytır sahnede. Başrol ne zaman öl derse ölecektir rolü gereği. Öyle gözü kara ölüme gider ama alkışları makyajlı dekorlar altındaki sahte cesaret alır. O civan mert adamlar bir hiç uğruna yiter giderler. Bir iki günlük sahte matemler, övgüler vesaire, hepsi arkasından uçuruma atlamak için sıra bekleyen figüranlara bir parça cesaret vermek içindir. Yitip gider hayat, gün gelir o dekor ve ışık, sahnedekilere de dar gelir. Kimseye kaldığı vaki değildir, siz bakmayın böyle dört elle sarıldıķlarına, günün sonunda bir yudum toprak kalacak avuçlarında.
Hüzünler, içlenmeler, içte büyüyen o yabani huzursuzluk adi ve bayağıdır. Derin düşüncelere gark eden sığlıkta boğazlar hırsı onu. O hırs yaşatır sanır ama o hırsla can verir, eli kulağındadır ve hoca selayı da verir az sonra. İşte hayat mücadelesi o az sonra içindir. O debelenmeler, o öykünmeler hep o az sonraya kadar geçen süreye bir mana verme telaşıdır. Koğuşundan darağacına yürüyen bir ölüme hükümlü için zaman ne kadar da yavaş akar oysa. Zaman bir yerden sonra yavaş da akmayacaktır, o zaman bütün bu soytarılıklar ne mana?
Korkular içindedir, lakin korkuları da kabusları da onun içindedir esasında. Esarete meydan okuyacak ama meydanı da dar etmişler ahmağa. Tehditler savuruyor hoyratça en azılı yalnızı sınıfın, en sert harfleri vuruyor suratına adem evladının. Seni sınıyorlar, sınırları geçiriyorlar boynuna, sehpaları yıkacaklarmış, sonrası zaten hep karanlık korkma. Seni ışıksız, seni fersiz bırakacaklarmış, sahte cesaretler sahici korkulara yenilecekler, unutma!
Başladığın yeri mumla aratacaklar sana. Verdikleri kadarını geri isteyecekler. Kimse gözyaşı dökmediğin tebessümü yar etmez sana. Çok istediğin ne varsa, az isteyene altın tepsilerde. Birileri senin sürgününde cennetini arıyor, sen yanıyorsun az ilerde.
Ötekinin burun kıvırdığına kul köle olmuşsun, tüm ibadetlerinde küfre secde.
Ali Akçakaya