Ali Akçakaya
  • anasayfa
  • Kül
  • tez çalışmam
  • iletiş – contact
  • Click to open the search input field Click to open the search input field Ara
  • Menu Menu

Archiv für die Kategorie: Seçme Şiirler

Buradasınız: Anasayfa1 / Edebiyat Seçkisi2 / Seçme Şiirler

seçme şiirler

Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?

30 Aralık 2010/in Edebiyat Seçkisi, Seçme Şiirler/tarafından Ali Akcakaya

Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
İnanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünmezler…
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Birgün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında azarlarlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler !..

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
Yollara tükürürler…
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?

Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde…

KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL NASIL KURTARALIM ?..

Şükrü Erbaş

Pera’lı Bir Aşk İçin Divan

26 Ekim 2010/in Edebiyat Seçkisi, Seçme Şiirler/tarafından Ali Akcakaya

Bir zambağın taçyaprağında yagmur tanesini
Bir kula atın rüzgarlı bayırdan kaynağa inişini
Yarısı gölgeli kumlarda ölümü bekleyen karanlık boğayı
Sabaha karşı ve hiç uyunmamış tanyerinde ışıyan kavak ağacını
Ve bütün bunları birden düşündüren seni düşünüyorum şimdi

Onat Kutlar

Pera’nın Eski Bir Sokağında

05 Ağustos 2010/in Edebiyat Seçkisi, Seçme Şiirler/tarafından Ali Akcakaya

Kuşlar kalkıyor Aya İrini üstünden
Bir sap ot kulaklarının arkasında.
Ben sonunda burdasın işte diyorum kendi kendime
Burda eski bir atlasın kesiştiği yerde.
Bir kedi gözlerini dikmiş sana bakıyor
Ve aşağılarda gök ne kadar aşağılarda olursa.
Ve karşıdan karşıya geçmeye çalışıyor bir kadın.
Ben seni düşünüp korkunç ince diyorum görmediğim boynu.
Önümden çerçiler askerler bıçak bileyiciler geçiyor
Ve asık suratlı kazmacıları dünyamızın.
Bir ses seninle aynı yarımadadayız diyor
Ve yitiyor sonra Pera’nın eski bir sokağında.
Pera’nın eski bir sokağını tepiyorum ben böyle her akşam
Her akşam tabanımda senin çamurun.

İlhan Berk

AKREP GİBİSİN KARDEŞİM

01 Ağustos 2010/in Seçme Şiirler/tarafından Ali Akcakaya

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet Ran

Almería

03 Temmuz 2010/in Edebiyat Seçkisi, Seçme Şiirler/tarafından Ali Akcakaya

Kırık ve kekre bir öğün yemek rahip için
demir artıklarından, külden, gözyaşlarından
bir yeraltı öğünü, iç çekişlerden ve yıkılan duvarlardan,
bir öğün yemek rahip için, Almería’nın kanıyla pişirilmiş.

Bir öğün yemek bankere, mutlu Güney’in
çocuk yanaklarından bir öğün, patlamalardan
bir öğün, hissiz sudan ve harabelerden ve dehşetten,
kırılmış millerden ve ezilmiş başlardan bir öğün,
siyah bir öğün, Almería’nın kanıyla pişirilmiş bir öğün. Devamını Oku

Seite 3 von 15‹12345›»

Kategoriler

  • Düşünce Yazıları
  • Edebiyat Seçkisi
  • Fotoğraflar
  • Seçme Bilimsel Yazılar
  • Seçme Denemeler
  • Seçme Öyküler
  • Seçme Şiirler
  • Video Klipler

Etiketler

Abdülkadir Yeler Ali Akçakaya anlam Asaf Halet Çelebi Atilla İlhan Behçet Aysan Cahit Zarifoğlu Caner Taslaman Can Yücel Celal Sılay Cemal Süreya E. A. Rauter Edip Cansever Enis Batur Erci Hoffer Erdem Beyazıt Ergin Günçe Farid Farjad Gazetecilik J.L.Servan Schreiber John Tomlinson Kaos Teorisi Levni Mehmet Akif Mevlana Murat Menteş Nazım Hikmet Necip Fazıl Kısakürek Neyzen Teyfik Oktay Rifat Olcay Yazıcı Onat Kutlar Pablo Neruda Rainer Maria Rilke Rudyard Kipling Savina Yannatou Tamer Sağır Timbaland Ziyad Marar İlhan Berk İsmail Tokalat İsmail Uyaroğlu İsmet Özel Şeyh Galip Şükrü Erbaş
:: Ali Akçakaya
  • Link to Rss this site
  • anasayfa
  • Kül
  • tez çalışmam
  • iletiş – contact
Scroll to top