Akşam olmasını bekliyorum yine, günü kotarıp geçmişin o kirli yığınağına, akşamı bekliyorum. Uzak limanları dolaşan biri var şimdi uzaklarında İstanbul’un. Gelecek biliyorum, gelecek genç dostum. Çok uzaklarda olsa da gelecek. Kalın ve gür sakalıyla gelecek, sabaha karşı demirleyecek bu yakınlarda bir limana, sonra beni arayacak, hoş geldin diyeceğim özlemiyle ayrılığın. Bir paylaşımı anacağız yine. Kendinden emin dikilecek karşıma, hafiften tebessüm ederek.
Bir kara sevdalıdır “O”, karaya varmak için onca denizler aşmış kara dostumdur benim, farklı dillerde bakan onlarca hatunla göz göze gelmiştir. Benim sınırları aşamayan göz bebeklerime inat “O” tüm denizleri görmüştür. Belki “O”nu arayacak o maviyi sindirmiş gözleri, “O”nu aramanın faydasız olduğunu bilse de tüketemediği umuduyla ta oradan buraya koşacak hayalleri. Şimdi uzak coğrafyalarda evrenin ufacık metal cüssesinde kaybediyor ömrün yoksun günlerini. Ama bulacak “O”nsuz bir parça eksik olan bu yaşlı kenti. Ha bugün ha yarın, “O”nu bekliyoruz bir bütünlük halinde. “O”nu yani KEMAL’i